Yoga’ya New York’a öğrenci olarak gittiğim dönemlerde başladım. Sene 1998. Başladığım ilk günden beni tarifi zor bir şekilde birşeyler derinden etkiledi. Çok fiziksel bir yoga uygulamasına girmiş olduğum halde, dersin sonlarına doğru gözümden bir iki damla yaş akarken bulmuştum kendimi. Ne mutlu, ne mutsuzdum. İçimde birşeyler çözülüyor, içime attığım hisler yüzeye çıkıyordu. Sonrasında büyük bir rahatlama ve içsel tatmin, huzur ile dersten çıkmıştım. Yoga ile olan gönül bağım kurulmuştu. Hergün yoga yapar bulmuştum kendimi, bazen günde 2 derse giriyordum. İlk yoga hocalık eğitimine, aradan yoğun 2 sene uygulama yaptıktan sonra, 2000 senesinde New York’ta Om yoga merkezinde, kurucusu sevgili yoga annem Cyndi Lee’den aldım. Yoga hocalık eğitimine, hoca olmak için gitmemiştim. Ya da kendime bunu itiraf etmekte zorlanıyordum. Yogayı daha derinden öğrenmek, felsefesini, tarihi ile, asanaları daha özünden doğrusu ile öğrenmek istemiştim. Ve hocalık eğitiminden sonra, New York’ta bir post-prodüksyon şirketinde ilgi alanım olan ve eğitimini aldığım kurgu bölümünde işe başladım. 11 Eylül 2011’den tam 10 gün sonra, çalıştığım çok ortaklı küçük şirket bilmediğim bir sebepten, ortaklıkların bozulması ile kapandı. Ve New York’ta işsiz kaldım. İlk tepkim kesinlikle New York’tan ayrılmayacaktım. Ne yapıp edip geçimimi sağlayacaktım. Yoga hocalık eğitimini bitirmiştim. Ve elimde sertifikam vardı. Hocalık yapmam için arkadaşlarım destek oldular. İlk yoga derslerimi arkadaşlarıma vermeye başladım. Bir gün yeterince güven ve cesaretimi topladığım bir dönemde, birkaç küçük yoga merkezinin kapısını çaldım. Sonuçta bilinen, prestijli ve çok iyi bir yoga okulundan mezun olmuştum. Ve çaldığım kapılar açıldı. Bana ilk deneme dersi vermem için randevu verdiler. Ve sonrasında kendimi Brooklyn, Williasmburg’de farklı 3 yoga merkezinde ders verirken buldum. Gittikçe de yoga ders sayım artmaya başladı. Tesadüflere inanmıyorum. İnanılmaz bir matrix olduğuna inanıyorum bu hayat bütünlüğünde ve benim yolumun zaten bir şekilde, tüm parçaları birleştirdiğin zaman yoga eğitmeni olmam için aktığına inanıyorum. Olması gereken ne varsa oluyor.
Yoga çok geniş bir yolculuk, tıpkı hayat gibi…Kelimeler bazen çok yeterli kalmıyor Yoga’nın derinliklerini anlatmaya gibi hissediyorum. Yoga uygulaması yaptıkça içine girilen, hissedilen bir farkındalık uygulaması. Farkındalığını sadece bedende değil, tüm varoluşunun katmanlarında hissediyorsun; zihninin, duygularının, ruhunun derinliklerine, bilinçaltına inmeye başlıyorsun. Dışsal alan ile beraber, içsel alanın gizemli ve sonsuz dünyasına giriş yapıyorsun. Yoga seni kendine, dolayısı ile başkalarına ve hayata olduğu gibi yakınlaştıran bir uygulama. Bir yol, en güzeli hayat gibi gizemli, sonu açık olan bir yolculuk…Yoga yolunda, öğrendikçe hiçbir şey bilmediğini keşfettiğin, kalpten yaşamaya başladığın, şimdinin bütünlüğü içinde olan ne varsa, iyi-kötü, olanla kalmaya ve rahatlamaya başladığın bir süreç başlıyor. Yoga, insan olmanın özüne olan bir araştırmadır. Yoga yolculuğu zaman içinde,kendiliğinden,herhangi bir gerginlikten özgürleşmektir. Yoga kim olduğumuz ve ne olduğumuza geri dönmektir. Hislerimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi kontrol etmeye ve, veya bastırmayı gerektirmez. Tüm yapmamız gereken sadece bakmaktır. Öyle bir bakmalıyız ki, sonunda görmeye başlayalım. Çok sevgili hocam Godfrey Devereux’nin söylediği gibi, İnsan olmanın en derin olasılığına işaret eder. Derin bir tatmin ve memnuniyet hali, hasret ve endişenin bittiği, şefkat, korkusuzluk, oyunculuk, bilgelik, huzur, sessizlik ve spontalıktığın başladığı bir varolma hali sunar yoga. Ve aslında bu doğal halimizdir. Kültürel şartlanma ile bozulmaktan serbest kalma hali. Yoga uygulaması bu halin varoluşunu ve doğasını açığa çıkarmaktadır. Onu tutan mekanizmalar yok olduğunda, yoga uygulaması geçici bir farkındalık halinden fazla birşey olmaya başlar ve varoluş hali olarak günlük hayatımıza yansır. Yoga her an, her yerdedir. Her nefesimizde saklıdır. Yoga, zihin aktivitelerine teslimiyettir. Ve fiziksel yoga uygulaması sırasında, bedenden başlayarak başladığımız bir özgürleşme yaşıyoruz. Bir öz disiplin içinde, bir araştırmacı ruhu ve tutkusu ile, yoga matinin üstünde başladığın bu yolculuk, seni kalbinden vuruyor. Yoga ve meditasyon, varolan bütünlüğü anımsamamıza yardımcı oluyor. Tek yol yoga ve meditasyon mu ? Tabii ki hayır. Bazıları bu içgörü içindeler hiçbirşey yapmadan. Bazıları yıllarca yoga ve meditasyon yapıyor bu içgörüye sahip olmuyorlar, bazıları da hemen oluyor. Doğa içinde hiçbir dış stimulasyon olmadan, doğayı gözlemlemekte hayat bütünlüğünü anımsamızda yardımcı oluyor. Hiçbirşey kontrölümüz altında değil, ve yapan olmadığımızı kavradığımız zaman, olana teslim olup, ızdıraptan arınmaya başlıyorsun. Müthiş bir özgürleşme. Karanlıkta kalan ne varsa aydınlığa, açığa çıkıyor. Acı hep var, mutluluk olduğu gibi. Hastalık, ölüm, doğumun kendisi, öfke, kıskançlık hep olucak. Ama acı ızdıraba dönüşmeyebilir. Hayata olduğu gibi,tümden iştirak ederek yaşamaya başlamak, acısı ve tatlısı ile müthiş bir hediye. Aydınlanmış bir üstad olan Sri Nisargadatta Maharaj : ‘acı kaçınılmaz, ama ızdırap değil’, der.
Yoga sağlık kazandırıyor. Kişi şifalanıyor. Büyük bir fiziksel sağlık. Tüm sistem; solunum sistemi, sinir sistemi, sindirim sistemi, hareket sistemi, lenfatik sistem, boşaltım sistemi, nörolojik sistem olumlu yönde etkileniyor. Zihinsel sağlık kazandırıyor. Zihnin yapısını gözlemleyip, düşüncelerinin kaynağına gidip, daha sağlıklı bir ilişki kuruyorsun zihnin ile. Ve ruhani ve spiritüel sağlık. Olanı net görmeye, ve olan ne varsa olanla rahatlamaya başlıyorsun. Olaylara daha büyük bir perspektiften bakmaya başlayıp, hayat bütünlüğü ve matrix’i içinde hiçbirşeyi kontröl edemediğimizi anlayıp, herşeyin ve herkesin koşullanmış bir şekilde birbirine bağlı olduğunu görerek, teslim olmaya başlıyorsun.
14 senedir fiziksel yoga ve meditasyonun içindeyim. Hergün kimi zaman daha kısa, kimi zaman daha uzun yoga matimin üstüne çıkıyorum. Atladığım günler tabii ki oluyor. Sevgili hocalarım ile çalışmaya devam ediyorum. Farklı atölye çalışmalarına katılıyorum. Hayat boyu öğrenci olmanın keyfini çıkartıyorum. Yoga uygulaması sadece fiziksel yoga uygulaması ile sınırlı değil. Yoga her an, her yerde. Yoga şimdide ve her nefesimizde saklı. Yoga matinin üstünde yaşadığın farkındalık zaman içinde tüm günlük yaşantına yansımaya ve ışık tutmaya başlıyor. Yoga hayatının ayrılmaz bir parçası ve bütünü doğal bir şekilde oluyor. Zaten yoga hep var. Bazıları bunun bilinçli farkında, bazıları değil. Yoga felsefesi ile tasavvuf inanılmaz örtüşüyor. Aralarında birçok noktada benzerlik ve bağ var. Benim için çok yeni bir dünya, tasavvuf ama okudukça yoga ile olan bağını görüp heyecanlanıyorum. Bu yüzden bizim kültürümüzün yogayı benimsemesi özünden daha kolay gibime geliyor.
Gerçekten uzun süre fiziksel yoga yapmadığım zaman bedenimde fiziksel ağrılarım olmaya başlıyor, ağır hissediyorum, enerjim düşmeye başlıyor, zihnim bulanıyor. Fiziksel yoga yaptığım zaman daha zinde, inanılmaz enerjik, mutlu, bütün, korkusuz, huzurlu hissediyorum. Daha az hastalanıyorum. Ve ister istemez, beden, zihin ile daha sağlıklı bir ilişkiye girdiğin için, bedeni ve zihni çok yoran, bazı kötü alışkanlıklarından zaman içinde sıyrılmaya başlıyorsun. İçki içmek, sigara içmek gibi. Kendiliğinden yaşam şeklin, beslenmen, doğa ile kurduğun, çevrenle kurduğun, kendinle kurduğun, hayatla kurduğun ilişki değişmeye ve dönüşmeye başlıyor. Vucudumun ihtiyaçına göre beslemeyi doğru buluyorum. Sigara içmiyorum, içki çok az içebiliyorum, hemen etkisini gösteriyor bir iki kadeh de sarhoş oluyorum, şeker çok az tüketiyorum, tükettiğim zaman inanılmaz yorgun hissediyor bedenim, sabahları çok erken kalkmaya alıştım. Daha doğal ve organik ürünler kullanmaya gayret ediyorum.
Yogayı hayatımda tutabilmek için özel bir çaba sarfetmiyorum. 14 senedir zaten yogali bir hayatım olduğu için, herşey doğal bir şekilde, eforsuz akıyor. Ama en başlarda hatırlıyorum, daha az geceleri çıkar, daha az sosyalleşen bir insan olmuştum. Bir cuma akşamı, yoga dersinden sonra, arkadaşlarım ile buluşmaktan ziyade, kendimle başbaşa kalmayı tercih ettiğim çok olmuştur. Ama şimdi gerçekten ne istiyorsam, kendimi dinleyerek, samimi ve açıklıkla, onu yapmayı araştırıyorum. Bir yogi ve yogini, izole olmak durumunda değil. Hatta bu dünyada yaşıyorsak, dağ başında yalnız yaşamadığımıza göre, gitmek bir kaçış gibi geliyor. Herşeyi yapıyorum. Kendimi birşeylerden eksik hissetmiyorum. Halen eğlenmeyi,dans etmeyi, sanatı, felsefeyi, arkadaşlarım ile sohbet etmeyi, seyahat etmeyi, çok seviyorum.
Ailem beni her zaman destekledi. Yüksek öğretim yapmama rağmen, bir engel oluşturmadılar yoga eğitmeni olucağımı duydukları zaman. Ya da bana yansıtmadılar. Eminim kendilerine göre endişeleri olmuştur. Nasıl geçimini sağlayacak diye. Ama inanıyorum zamanla engeller önümüzden kalkıyor ;eğer çalışkan, disiplinli, özverili, tutkulu bir şekildeysen yürüdüğün yolda. En başlarda geçim sıkıntısı çok çektim. New York’ta yaşarken geçimimi sağlamak için bir sürü yan iş yaptım. Restoranda çalıştım, paket yaptım, ofis toplamaya gittim. Ama hiçbiri ağır gelmedi. Hepsi hayatı ve kendimi keşfetmek için araçı idi adeta. Hiçbir zaman çok para kazanmadım, ama hiçbir şeyimde eksik olmadı. Güzel yemek yemeği seviyorum, gezmeyi de seviyorum. Ne kadar varsa o kadar harcıyorum. Ama çok çalıştığımı da söylemek istiyorum. Yoga dersleri vermek gözüktüğü kadarı ile kolay değil. Yoruluyorsun, İstanbul trafiği, insan ilişkileri derken. Hocalık eğitimleri vermeye başladım. Eğitime hazırlanmak, kitapçıkları yazmak, eğitim süresi hep çok yoğun dönemler. Ama çok sevdiğim bir şeyi yaptığım için, yoga eğitmenliğini iş gibi görmüyorum. Çok sevdiğim bir şeyi, deneyimlediğim kadarı ile başkaları ile paylaşıyorum gibi görüyorum. Annem ben küçükken yoga yapardı. İki dizi protez olmasına rağmen,halen ara ara yoga terapi derslerine giriyor. Ailenin diğer fertlerini babamı ve ağabeyimi ikna edemedim. Keşke onlarda yapıyor olsaydı, isterdim tabii.
Yoganın şifasına gönülden inandığım için, çevremde herkesin yapmasını istiyorum aslında. Ama tabii zorlayamam.
Eminim en başlarda yakın çevremde, arkadaşlarım arasında da, bu kız ne yapıyor, ne farklı, ne alternatif, değişik diyen çok olmuştur ve oldu. Ama hiçbiri önemli gelmiyor, çünkü sevdiğize nasıl tutku ile çekilirsiniz, tüm engelleri aşacak içsel gücünüz ve inançınız olur, yoga yolunda da, aynısını hissediyorsun. Hiçbirşey ağır gelmiyor. Kendi yoga öğrenci tanıdıklarımdan örnek vericek olursam, haftada 3 kere, yogayı çok sevdiği için taa İzmit’ten hiç üşenmeden gelen bir bayan tanıyorum. Sabahları saat 6’tı da araça biniyor, 7.30’ta İstanbul’a varıyor. Ve gelmişken sabahları 1 – 2 derse giriyor. Bu aşk değil mi ? Yoganın ruhunu o kadar derinden hissedince, hiçbirşey engel olmuyor.
Eminim zaman içinde bana farklı diye bakan ya da benim öyle algıladığım arkadaşlarım beni anlamaya başladılar. Bazıları da doğal seleksiyon, hayatın akışı içinde hayatımdan çıktı. Bazıları ile, geçmişten gelen, tekrar hayatlarımız kesişti. Hayat akıyor, biz oyuncuları olarak – dharma’mısı, yaşamamız gerekeni yaşıyoruz.
Yoga’yı herkese öneriyorum. Her yaşta kişi yapabilir. Kendi beden sınırları içerisinde. Yoga din, dil, ırk, yaş, zengin, fakir ayırdını yapmadan herkese göre. Daha sağlıklı olmak için, hem fiziksel, zihinsel ve ruhsal, kendi özümüzün ve doğamızın derinliklerine gitmek için, kendi doğamız ve hayatın doğası ile daha bilinçli bir ilişkiye girebilmek için, daha an içinde olup, olan ne varsa olana açık olup, rahatlamak için, mutlu ve huzurlu olmak için herkese yoga yapmalarını gerçekten diliyorum. Yoga can’dır, dokunduğu, temas ettiği yere canlılık veriyor. Gizemli. Tılsımlı bir dokunuş.
(Form Sante için yazdığım yazıyı paylaşmak istedim).
17/06/2012
Comments