top of page
Yazarın fotoğrafı

ÇIPLAK KALMAK VEYA KALABİLMEK VEYA KALMAMAK



Bugünlerde çıplaklık üstüne düşünüyorum. Gerçekten birbirimize ne kadar kabuksuz halimizi gösterebiliyoruz. Kırılganlığımızı, hassasiyetimizi, zaaflarımızı…. Ve bu en kırılgan halimizin değişkenliği içinde, gerçekten en çıplak, en savunmasız halimizi göstermek büyük cesaret ve yürek ister. Ve pek de sağlıklı değil belki kimi zaman. Hatta en çıplak kalmak toplum içinde varlığımızı sürdürmek için aslında bir tehdit unsuru dahi olabilir.

Bir vipassana meditasyonunda yaşadıklarımı anımsadım hücresel bilgemde. 10 gün yaşadığımız merkezde, tek başıma doğada yaptığım yürüyüşler esnasında elimde olmadan gözümden yaşlar geliyordu. Meditasyon sonrası evime döndüğüm zaman, babamla telefon konuşması esnasında yine gözyaşlarıma engel olamamıştım. Ve babam bana birşey olduğunu zannedip, telaşlanmaya başlamışken, ona dilim yettiği kadar bu gözyaşlarının bir acı ve üzüntü olmadığını sadece kabuksuz bir şekilde hislerimi tercüme ettiğini anlatmaya çalıştım. Bu bazen kahkaha da olabilir. Nedensiz atılan kahkalar gibi. Yine çok Sevgili bir dostuma ayrılık esnasında sarılırken gözüm yaşarmış, ve saçmalama duygusallaşma demiş, ve bende hızlı adımlarda ordan uzaklaşıp kendimi duşun altına suyun içine atmıştım. Tekrar hayati fonksiyonlarım yerine gelsin ve giydiğim bir maske içinde güne devam edebileyim diye…

Geçenlerde yine yogayı konuşurken bir arkadaşım ile, yoga yaptığım zaman dilimleri kendimle başbaşa kaldığım bu özel, güvenli zaman ve alan diliminde, adeta alansızlığa ve zamansızlığa doğru kurduğum samimiyet ile kendi iç dünyamın derinliklerine girdiğim ve o sularda yüzmeye başladığım bir meditasyon hali benim için herşeyden önce. Ne kadar fiziksel dahi olsa, estetik gözüküp pozları yapmaktan ziyade, kendi sınırlarımın içinde varolanı algılamaya başladığım ve kendime çıplak kalma cesaretini bulmaya başladığım bir yer olmaya başlıyor. Ve hatta bu algımın içinde mey beden-zihin mekanizmasının dışında, heryerde ve her zaman mevcut bilinçin sessizliğini ve bütünlüğünü bir hediye gibi görüp, o bütünlüğe teslim olduğum bir zaman dilimi olabiliyor. Evren veya Sonsuzluk dediğimiz öyle bir matrix bilinçi içinde işliyor ki, önünde hayranlıkla eğilmekten başka birşey gelemiyor elimden kimi zaman. İsyan etmekten ziyade, kabulleniş içinde seyretmeye başlamak. Öyle bir matematik ki, mantığımızın anlayabileceğinin çok üstünde, ona kendimizi bırakıp, aslında biraz bir ohhh deyip, akış içinde salınarak kimi zaman sarsılarak gitmenin keyfini bile sürdürmeye başlayabiliriz.

Tabii ki de benim için en can alıcı çalışma kendi matımın üstünde kendime kaldığım çıplaklık kadar, bir başkasına kalabilir miyim ? Birbirimizle en açık, en yalınsız, en doğal halimiz ile yaşamak nasıl olur ? Sizce bu mümkün mü , ne kadar mümkün ?

Geçenlerde zamanında bir arkadaşıma yazdığım mail elime geçti :

Bakma maskeler içinde olduğumuza, bazen bunu yapmak gerekiyor. Hatta eskiden çok inanmazdım ama maskeli balolar gibime geliyor çoğu zaman yaşadığımız hayat kesitleri.

Bu sabahtan beri içimden senle konuşuyorum. Daha önce de çok konuştum beni duydun mu acaba? Eminim sende zaman zaman benle konuştun…. Tamamen en çıplak yanında kalsam ne olur? Hiçbirşey olmaz aslında dime… çünkü ben de olan sende var, sen de olan ben de… Şu anda o kadar düşünmeden yazıyorum ki….. Ben de kendimle çok konuştum.

İçimdeki meyle çok konuştum, kırdım seni, kendimi kırdım ve ben de kırıldım….. Zincirleme şekilde bir ağın içinde …O kadar başka yerlere gittim ki ….. Hepimiz bir bütünün parçaları, yaşadıklarımız kendimizi şekillendiriyor herhalde…. aynı bilinçe doğru.

İyi veya kötü , yokmuş işte onlar, ben de kötüyüm, yalancıyım, ikiyüzlüyüm, küçücük birer sevgiye aç bir şekilde…. . bütün bunların ne alakasi var, şimdi… dedim ya, beceremiyorum sözcükler anlamsızlaştırıyor herşeyi… sen, ben, o , biz ,siz, onlar… herşey geçici işte ve herşey bir bütün.

Konuşmak, yazmak, çizmek istersen…. burdayım, görüşmek istersen burdayım… eminim sen de ordasın…. bazen fiziksel olmadan da , hep zaten oralarda değil miyiz…

(Bu arada fotoğraf Akıf Hakan Çelebi adlı sevdiğim bir sanatçıya aittir – www.hakanphotography.com)


4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kendimce...

Kral hikayesi

Comments


bottom of page