Çok uzun süre yazacak vakit bulamadım….. Halbuki hep aaa bunu da yazmayalım, şu da ilham verdi diye aklımda küçük küçük notlar tutmaya devam ediyorum. Yoğun bir akış içindeyim bugünlerde. Tabii ki de düştüğüm, yorulduğum ve zorluklar içinde olduğum zaman dilimleri var. Ama güzel çok anı biriktirdim. İzmir’de Zeliha’nın yoga stüdyosunda yoga atölyesi, hamile yogası eğitimi ve karşı tarafta verdiğim 200 saatlik temel vinyasa eğitimi derken, hayatın spirallik akışı içinde gün kavramını yitirecek bir süreç içinde buldum kendimi bu aralar.
Bugünlerde hep spiraller üzerine düşünüyorum. Spiraller oluşumun, büyümenin ve hareketin evrensel dinamiği, hayatın dinamiğinin kendisidir. Sadece makrokozmik değil, mikrokozmik oluşumda dahi spiral bir hareketlilik vardır. İnsan bedenin yapısal anahtarı spirallerdir. Kalbin biçiminde, bir bebeğin doğal doğumu, iç kulaklarda ve dna kodumuzda da spiral bir döngü vardır.
Ve Sevgili Godfrey’nin de belirtiği gibi yoga uygulamasının anahtarı bu spiral dinamiklerdir. Ayak ve bacaklardaki (padabandha) spiral hareketlilik alt bedeni leğen kemiği tabanına ve omurgaya bağlar. Eller ve kollardaki (hastabandha) spiral dinamik üst bedeni kaburga ve omurgaya bağlar. Ve beraber omurgayı pelvis ve kaburga arasındaki bağ ile bütünler. Bu spiral dinamiklerin bütünlüğü yoga pozlarının eforsuz ve güvenli olmasına etkili oluyor.
Vinyasa derslerinde de pozlar birbirine lineer bir şekilde bağlanmıyor. Bir bütünlük tamamen içe içe geçmiş bir şekilde pozlar birbiri ardına diziliyor. Ve bir son başka bir başlangıça yol ve sebep olurken, tam tersi bir başlangıçta bir diğerinin son bulmasına…..Dersin bütünlüğü içinde bir döngü. Ve hatta sabitlik içinde de hareketlilik -o sabitliğe- gelene kadar devam ediyor. Küçük varla yok arası hisler, ama orda olan hislerin içine daldığımız zaman sonsuzluğu açılan bir araştırma.
Ve hayatın döngüsü içinde de , biraz daha kendimizi hayatın akışına iyisi ve kötüsü ile teslim edebildiğimizde, bir başlangıçın başka bir sonu, bir sonun başka bir başlangıçı doğurduğunu açıkca görmeye başlayabiliyoruz. Ve bunu net olarak görmeye başladığımız yerde beraberinde bir sükünet belirmeye başlayabiliyor içimizde. O sükunet ile kendi kimliğimizden çıkıp olan içinde özgürleşmeye ve yumuşayarak akmaya devam edebiliyoruz sanki hep daha da azala azala. Tabii ki de, doğamız gereği ne oluyorsa hepsi olarak.
Godfrey’den sözü açmışken Özge ile başlattığımız dinamik yoga sabah uygulamalarından biraz söz etmek istiyorum. İstedik ki hocamız Godfrey’nin öğretisine sadık kalarak dilimiz el verdiği sürece ve algıladığımız kadarı ile sabah paylaşımları olsun. Ve sabah yogasının yarattığı dinamiğe inanarak, günü yoga yaparak karşılamak, zihnin daha yeni uyanmış sessizliğinde içe dönmek ve sabah erken uyanma disiplini içinde belki süreklilik içinde gelerek, derinleşmek istedik. Çok güzel paylaşımlar oldu. Ve umarım devamı gelir. Her iki hafta hiç aksatmadan gelen bu yola yeni girmiş bir yogi ile aramda geçen konuşmayı burda aktarmak istiyorum. Çeşme’de yaşayan bir arkadaşının davetini “gelemem” demesi üzerine , davet eden kişi soruyor “peki neden hiçbir engelin yok ki ?” ve kendisi cevap veriyor : “yogam var ve bir disiplin içindeyim, bundan şu anda ödün vermek istemiyorum”. Bu beni çok mutlu etti ve etkiledi : Yoga ateşi içine düştüğü için, kendi içsel yolculuğuna devam etmek istediği için, faydasını hissetmeye başladığı için ve yoganın disiplin içinde bir pratik olduğunu içsel araştırmasında tattığı için.
Nihayetinde en güzel yolculuk dışarıya doğru değil içimize olan değil mi ? Ve bu yolculuk hayatın dönüşümü içinde sürekli olarak değiştiği için hiç bitmeyecek gizemli bir yolculuk. Bildik olanın bilinmeyene dönüştüğü ve bir hiçliğe doğru giden bir yolculuk.
Ve hiçlikten bahsetmişken yazıma Win Wenders’ın yönetmenliğini yaptığı Pina Bausch’ı anlatan Pina filmiyle bitirmek istiyorum. Film’den çıktığım zaman o hiçliği tattım. Hiçlik içindeki herşey veya herşey içindeki hiçlik. Bütün danslarda ve Pinanın gözlerinde ortak aynılık vardı : Kişinin kimliğini bıraktığı ve hislerini yalınsız ve katıksız bir şekilde aktardığı ve anla bütün olduğu bir oluşum. Derinliklerime nüfus etti. Ve tarifsiz olan bu his ( sözler sadece çağrışımlar yapıyor, ya eksik kalabiliyor, ya da yanlış anlaşılabiliyor) umarım hemen geçmez. Bilinçaltıma hemen gömülmez.
Comments