Uzundur yazmadım, yazamadım…
2 sene önce başlayan uzun soluklu bir arayış yolculuğu içerisinde, derinden bir yerden kabuklarımı değiştirmeye ve dönüştürmeye başladığımı biliyordum…
Bilinçli bir şekilde bir arayış yolculuğuna çıktım…
Kendimden başkasını aramıyordum, bunu bilmeyerek bir arayış yolculuğuna çıktım…
Anlatacak, paylaşacak çok şey biriktirdim…
Bazıları kendime dahi itiraf etmekte zorlandığım konular,
Bazılarını da sindirmeyi bekledim…
Tohumlarımı ektim, ektim…
Ve artık farkındayım bu tohumlar ses vermeye, kıpırdamaya, ufak ufak filizlenmeye başladılar…
Bugünkü yazı da bu ufak kıpırdanmaların etkisi ile çıkıyor.
Anladım ki, anlayış ve şefkatle, aslında kendimi arıyormuşum.
Ve bir iç rahatlığı ile sanıyorum evet buldum diyebiliyorum…
Aldığım tüm organic intelligence, karşıma çıkan çok değerli Zeynep Aksoy, Dr. Gabor Mate, Tanra çalışmaları, şamanik bitki çalışmaları, meditasyon ve yoga araçılığı ile kendi bedenzihin mekanizmamı anlamaya, severek kabul etmeye başladım. Suçlamadan, utanç duymadan, yargısızca. Bu tür duygular geldiği zaman onları da görmeye gönüllü olarak.
Paylaşacağım. Her yerde hadi Mey diyen hem iç, hem dıştaki sesleri duyuyorum…
İçimdeki Küçük Mey’i görüyorum. Hiç olmadığı kadar ona yakınım…
Kendi gerçek, özümden çıkan hakikatıma sağdık kalmaya özen göstermeye gönüllüyüm…
Yaşam’ın yüceliği, gizemi ve büyüklüğü karşısında, Yaşam’a açıldım. O kaçan Mey’i de kucaklayarak, almaya açılmaya gönüllüyüm. Bir alma-verme dengesi içinde, yaşamın içinde kendimle daha barışık, daha huzurlu, daha sağlıklı, dengede hissettiğim bu dönemimde, içimdeki neşe ve çoşku hislerini yaşamaya başladım. Ve en güzeli de bu neşe, bu aşk olma hali, dışardan hiçbir şeye bağlı değil. Kendiliğinden tamamen, varolanın içinde şükür duygusu içinde, kendimle ve yaşamla kurduğum bağın samimiyetinden gelen çoşku ve neşe hisleri…
Çok şükür…
21/09/2018
Comments